YENİDOĞAN DÖNEMİ HAKKINDA BİLGİLER
- Dr. Yunus Emre Bıkmaz
- 26 Tem 2024
- 5 dakikada okunur
Hayatın ilk 28 gününü kapsayan döneme “yenidoğan dönemi” denir. Bu dönemden sonra “süt çocukluğu dönemi” başlar. Tahmini doğum tarihi normal doğumlarda 40 haftaya göre hesaplanır. Sezeryanla doğumda bebekler genellikle 39 gebelik haftasında doğurtulmaya çalışılır. 37 gebelik haftası bittikten sonra doğan bebeklere “term bebek”, 37-38 gebelik haftasında doğan bebeklere “sınırda term bebek”, 37 gebelik haftasından daha erken doğan bebeklere prematüre bebek, 36-37 gebelik haftasında doğan bebeklere ise “sınırda prematür bebek” denir.
Kaç haftalık doğduğuna bakılmaksızın doğum ağırlığı 2.500 g altında doğan bebeklere “düşük doğum ağırlıklı bebek” denir. Bu bebekler miadında doğmuş da olabilir veya prematüre bebek de olabilir. Eğer bir bebek zamanında, ancak doğum ağırlığı 2.500 g altında doğmuşsa, bu bebeğin neden düşük doğum ağırlığına sahip olarak dünyaya geldiği araştırılmalıdır. Bu şekilde doğan bebeklere doğumdan sonraki ikinci, altıncı ve onikinci saatlerde topuktan kan şekeri takibi yapılmalıdır. Zira yağ depoları ve glikojen depoları az olduğu için hipoglisemi dediğimiz kan şekeri düşüklüğü bu bebeklerde daha sık görülür. Sarılık gelişme riski açısından da daha yakın izlenmelidirler. Tam tersine doğum ağırlığı 4.000 g üstünde doğan bebeklere ise “iri bebek” denir. Bu bebeklerde de aynı şekilde kan şekeri takibi yapılmalıdır. Ayrıca bu bebeklerde solunum sıkıntısı gelişebilme riski daha yüksektir.
Miadında doğan bebeklerin %60-70’inde, prematüre doğan bebeklerin %80’inde yenidoğan sarılığı görülür. “Yenidoğan sarılığı” veya diğer adıyla “fizyolojik sarılık”, genellikle doğumdan sonraki 2.-3. günlerde önce gözlerde ve yüzde başlar ve devam ederse, yukarıdan aşağıya doğru yayılır. Eğer göbek çevresine, karın kısmına doğru inmiş bir sarılık varsa kan alınıp ölçüm yapılmalıdır. Zira gözle yanılmalar olabilir. Kanda sarılık yapan bilirubin maddesinin düzeyi ölçülür. Sarılık en üst düzeyine bebek 5-6 günlükken ulaşır. Ondan sonra bebek güzel beslendikçe, güzel kaka yaptıkça, genellikle 15 güne kadar sarılık biter. Bu süre zarfında bitmemiş sarılık olursa, buna “uzamış sarılık” denir. Uzamış sarılık tespit edilirse, çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı gözetiminde takip ve gerekiyorsa ileri araştırma yapılır. Uzamış sarılığın en sık sebebi “anne sütü sarılığı”dır. Ancak altta yatan sinsi bir idrar yolu enfeksiyonu veya nadir görülen diğer birtakım hastalıklar da uzamış sarılığın nedeni olabilmektedir.
Yenidoğan sarılığı zararlı değildir. Bazı durumlarda fototerapi gerekebilir. Eskiden kan uyuşmazlıklarındaki sarılıklarda sık uygulanan kan değişimine, artık günümüz teknolojisinde, kuvvetli fototerapi cihazları ve gerektiğinde intravenöz immünglobulin (IVIG) tedavisi sayesinde çok ihtiyaç kalmamıştır. Yenidoğan sarılığının hepatit dediğimiz karaciğer iltihabı yapan bulaşıcı viral hastalıklarla alakası bulunmamaktadır. Sarılık yapan bilirubindeki hafif bir yüksekliğin antioksidan faydası bile bulunmaktadır. Yenidoğan bebeklerde antioksidanlar az olduğundan, hafif bir yenidoğan sarılığı bebeği bazı akciğer, beyin ve barsak hastalıklarına karşı koruyabilir. Ancak bebeğin anne sütü ile beslenemeyip anormal şekilde kilo vermesi neticesinde veya kan uyuşmazlığına bağlı bilirubin maddesi çok yükselirse, o zaman beyin hücrelerine zarar verebilir ve doktora zamanında götürülmez, fototerapi, bazı durumlarda intravenöz immünglobulin (IVIG) tedavisi ve gerektiğinde kan değişimi yapılmazsa, “kernikterus” denilen kalıcı beyin hasarına, ömür boyu sakat kalınmasına ve hatta ölüme neden olabilir.
Azı karar çoğu zarar olan bu bilirubin seviyeleri için çeşitli grafikler kullanmaktayız. Amerikan Pediatri Akademisi (APA) kriterlerine göre hazırlanmış bu grafiklerde kritik bilirubin düzeyleri, bebeğin kaç haftalık doğduğuna, kaç gram doğduğuna, ölçüm yapıldığı gün kaç günlük olduğuna ve kan uyuşmazlığı gibi eşlik eden bir risk varlığı olup olmamasına göre değişmektedir. Örneğin miadında ve 3.000 g doğum ağırlığında doğan, herhangi bir kan uyuşmazlığı veya başka bir risk faktörü olmayan 3 günlük bir bebekte fototerapi sınırı: 17 mg/dl’dir. Aynı bebek 4 günlükken foto sınırı: 19 mg/dl, 5 günlükken ise 21 mg/dl’dir.
Eğer bilirubin düzeyi fototerapi alma sınırına ulaşmışsa, derhal foto başlanmalıdır. Fototerapi, özel bir dalga boyuna sahip olan, çok uzun yıllardır uygulanan eski ve güvenilir bir ışık tedavisi yöntemidir. Bu özel dalga boyundaki ışık sayesinde sarılık yapan bilirubin maddesi suda eriyen formuna dönüşerek, kaka ve idrar ile vücuttan atılımı sağlanır. Şayet kan uyuşmazlığı varsa ve bilirubin düzeyi neredeyse kan değişimi olacak kadar yükselmişse, intravenöz immünglobulin (IVIG) başlanabilir. Tüm tedavilere rağmen düşmeyen çok yüksek bilirubin düzeylerinde kan değişimi yapılabilmektedir. Sarılık foto sınırına ulaşmamış, hafif veya orta düzeyde bir sarılıksa, sadece bebeği iyi beslemek ve güzel kalori alıp, bol kaka yapmasını sağlamak bile bilirubinin kaka ile atılıp sarılığın geçmesini sağlayabilmektedir.
Bir bebeğin güzel doyup doymadığı sadece kilosunu ölçerek objektif bir biçimde anlaşılabilir. Yenidoğan bir bebeğin en az günde 20 g (ayda 600 g) alması, bize iyi beslendiğini gösterir. Yeni doğmuş bir bebek ilk 5 günde %10 oranında zayıflayabilir. En geç 10 günlükken doğum kilosuna geri döner ve sonrasında üzerine kilo almaya başlar. İlk 5 günde %10’dan fazla kilo kaybına “patolojik kilo kaybı” denir ve bu durum araştırılmalı, gerekli takviyeler bebeğe sağlanmalıdır. Bir bebeğin ne kadar ağladığı, ne kadar uyuduğu, günde kaç kez veya kaç günde bir kaka yaptığı, bezinin kaç defa değiştirildiği gibi unsurlar sübjektif bulgular olup, bir bebeğin tam manasıyla doyup doymadığını her zaman doğru bir biçimde yansıtmaz. Bir bebeğin bezinde kırmızı-turuncu renkte (kiremit renginde), kana benzer lekelenmeler varsa, bu lekeler genellikle “ürik asit kristalleri”dir ve bebeğin beslenme yönünden negatifte kaldığının, daha iyi beslenmesinin gerektiğinin, üstünün başının, kıyafetlerinin, oda ısısının daha iyi ayarlanmasının gerektiğinin göstergesi olabilmektedir.
Yenidoğan bir bebek için ideal oda ısısı 22-23 C olup, maksimum 24 C geçmemelidir. Daha sıcak bir oda, bebeğin aktivitesini azaltır. O bebek daha çok uyur ve emmesi gider. Emme azalınca, anne sütü miktarı da azalır. Aşırı kilo kayıpları ve yüksek sarılık düzeyleri daha sıklıkla görülür. O halde, doğru bilinenin aksine yenidoğan bir bebeği sıcak tutmaktansa, odayı hafif serin tutmak, odayı sıcak ve kalabalık yapmamak, bebeğin örtüsünü ve kıyafetlerini iyi ayarlamak çok önemlidir.
Yenidoğan bebekler günde 20-30 kez hapşurabilir. Hem doğumda yuttuğu suları, pislikleri solunum yollarından temizlemek maksadıyla, hem de burun mukozaları çok hassas olduğundan çok hapşururlar. Bebeklerin burnu kedi burnu gibi hassastır. Bizim gözle görmediğimiz, kıyafetini, altını değiştirirken uçuşan toz zerrecikleri bebeğin burnuna kaçarak peşpeşe hapşurmasına neden olur. Çok hapşurma bebeğin üşüttüğü, mikrop kaptığı manasına gelmez. Sakın çok hapşurduğu için bebeğinizi normalden daha kalın giydirip, odayı önerilenden daha sıcak hale getirmeyiniz.
Benzer bir durum da hıçkırma için geçerlidir. Yenidoğan bebekler sık sık ve uzun süreli hıçkırırlar. Bebekler ağlarken ve beslenirken hava yutarlar ve bu yutulan midedeki hava diaframı irrite ederek hıçkırığa neden olur. Hıçkıran bebek için yapılacak olan sırtını hafifçe pışpışlamak, hıçkırığı devam ediyorsa emzirerek, yani yutkunmasını sağlayarak hıçkırığını sona erdirmektir.
Yenidoğan bebeğin göbeğinden korkmanıza gerek yoktur. Göbekteki çıkıntılar, sarkanlar bebeğe acı vermez. Sadece dikkat edilmesi gereken, bebeğin göbeğini kuru ve temiz tutmaktır. Göbeğin mikrop kapmasını engellemek için %70 alkol ihtiva eden spreyler kullanılabilir veya göbek sadece kuru tutularak, oraya su-kaka-idrar değmesi engellenerek, bu şekilde mikrop kapmadan kendi kendine düşmesi beklenebilir. Batticon, tentürdiyot benzeri ilaçlar asla sürülmemelidir. Zira bunlar yüksek miktarda iyot içerdiklerinden, bebeğin tiroid fonksiyonlarını bozabilmektedir. Bebeğin göbek düşene kadar yıkanmaması, göbeğin kuru kalıp mikrop kapmadan zamanında düşmesine yardımcıdır. Bu süreç zarfında bebeğin tüm vücudu, göbeğine değdirmeden, kaynamış ılımış temiz su ile silinebilir. Bebek, göbek düştükten bir gün sonra yıkanmaya başlanabilir. Göbek, ortalama 7-10 günde, en geç 15 güne kadar düşer.
Bebekler uçak yolculuğu yapabilir. Kalkışta ve inişte bebeğin emzirilmesi, kulak eşitlenmesini, basıncın dengelenmesini sağlar. Bu şekilde kulağı ağrımadan, ağlama krizine girmeden seyahat etmesi sağlanabilir. Kesinlikle yenidoğan bir bebeğe uyku ilacı veya uyku getirici çay verilmez.

Hocam bilgileriniz bize çok yol gösterici iyiki varsınız