GDO'LU GIDALAR İYİ Mİ, KÖTÜ MÜ?
- Dr. Yunus Emre Bıkmaz
- 3 gün önce
- 5 dakikada okunur
GDO, bir organizmanın doğal genetik materyalinin laboratuvar koşullarında, modern genetik mühendisliği teknikleri kullanılarak kalıcı değişikliklere uğratılması sonucu elde edilen ve kısaca “Genetiği Değiştirilmiş Organizma=GDO” (İngilizcesi: “Genetically Modified Organism=GMO”) olarak adlandırılan canlı formu ifade etmektedir. Bu müdahale, 2 yolla gerçekleştirilir:
1. Organizmanın DNA dizilimine yabancı bir türden bir genin aktarılması
2. Veya mevcut genlerin işlevinin değiştirilmesi
Bu teknolojinin gıda zinciri üzerindeki potansiyel etkileri, özellikle halk sağlığı ve biyoçeşitlilik açısından, ciddi endişelere neden olmaktadır.

GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) Nedir?
GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma), başta tarım bitkileri olmak üzere, hayvanlar ve mikroorganizmalar üzerinde genetik mühendisliği yöntemleriyle genetik yapısı değiştirilmiş organizmalara verilen genel tanımdır. GDO üretiminin temelini, rekombinant DNA teknolojisi oluşturmaktadır. Bu teknikte; bilim insanları, hedef organizmanın hücrelerine doğal yapısında bulunmayan bir özelliği kazandırmak amacıyla bir gen transfer etmektedir. Bu genetik materyali başarıyla bünyesine alan hücreler, daha sonra laboratuvar ortamında geliştirilerek yeni, genetiği değiştirilmiş organizmayı meydana getirmektedir.
GDO’lu Ürün Ne Demek?
GDO’lu ürün, genetik yapısı laboratuvar ortamında değiştirilmiş bir organizmadan doğrudan elde edilen veya o organizmayı içeren herhangi bir ürünü ifade etmektedir. Gıda zincirinde GDO’lu ürünler kavramı, yalnızca değiştirilmiş bitkinin kendisini değil; aynı zamanda bu bitkilerden elde edilen türevleri ve işlenmiş gıdaların içeriğini de kapsamaktadır. Örneğin, GDO’lu mısırdan elde edilen mısır nişastası veya GDO’lu soyadan elde edilen soya yağı içeren bir ürün, GDO’lu besin bileşeni içermektedir.
GDO’nun Potansiyel Zararları ve Riskleri Nelerdir?
GDO’lu ürünlerin gıda zincirine girmesi, çevre ve insan sağlığı üzerindeki potansiyel riskler nedeniyle küresel çapta en çok tartışılan konulardan biridir. Bu riskler, bilimsel çalışmalar ve sivil toplum kuruluşları tarafından sürekli olarak gündeme getirilmektedir.
A) İnsan sağlığı üzerindeki potansiyel riskler:
GDO’lu ürünlerin insan sağlığı üzerindeki olası olumsuz etkileri konusunda bilimsel endişeler mevcuttur:
Allerjenite ihtimali: Aktarılan genlerin, üründe daha önce bulunmayan yeni proteinler üretme potansiyeli, bu proteinlerin bazı bireylerde allerjik reaksiyonlara neden olabileceği endişesini doğurmaktadır. Bu durum, özellikle aktarılan genin kaynağı allerjenik bir tür ise daha büyük bir risk teşkil etmektedir.
Toksik etki ihtimali: Genetik müdahalenin, bitkinin doğal kimyasal yapısını beklenmedik şekilde değiştirerek, mevcut toksin seviyelerinin artmasına veya yeni toksik bileşiklerin oluşumuna yol açabileceği riski bulunmaktadır.
Antibiyotik direnci ihtimali: Bazı eski nesil GDO çeşitlerinin geliştirilmesinde, gen transferinin başarısını belirlemek için kullanılan antibiyotik direnç genlerinin, gıda yoluyla insan vücudundaki bakterilere geçerek antibiyotik direncini artırma olasılığı bir risk olarak halen tartışılmaktadır.
Dolaylı etkiler: GDO’lu bitkilerin, özellikle herbisitlere dirençli türlerin, tarım sürecinde kullanılan kimyasal ilaç miktarını artırma potansiyeli bulunmaktadır. Bu durum, gıdalardaki kalıntı miktarının artmasına ve dolayısıyla insan sağlığı üzerindeki kimyasal yükün yükselmesine neden olabilir.
B) Çevresel ve ekolojik riskler:
GDO’lu tarım uygulamalarının çevre üzerindeki olumsuz etkileri, biyoçeşitliliğin korunması açısından büyük önem taşımaktadır:
Biyoçeşitliliğin azalması (Gen kaçışı): GDO’lu bitkilerden gelen polenlerin doğal veya yabani akraba türlere rüzgâr veya böcekler aracılığıyla taşınması, bu yabani türlerin genetik yapısını değiştirebilir. Bu durum, doğal popülasyonların genetik bütünlüğünü bozarak bölgesel biyoçeşitliliği tehdit edebilir.
Zararlı ve yabani otların gelişimi: Tekrarlanan ve yoğun GDO’lu ürün ekimi sonucunda, zararlı böceklerin ve yabani otların bu ürünlere veya kullanılan herbisitlere karşı hızla direnç geliştirmesi sorunu ortaya çıkmıştır. “Süper zararlılar” olarak adlandırılan bu dirençli organizmalar, daha fazla ve daha güçlü tarım ilaçlarının kullanılmasını zorunlu kılmaktadır.
Hedef dışı organizmalar üzerindeki etkiler: Örneğin, böceklere dirençli GDO’lu mısırın polenleri, hedef olmayan faydalı böcek türlerini de olumsuz etkileyebilir.
GDO Günümüzde Nelerde Var, GDO’lu Besinler ve Yiyecekler Neler?
GDO, genellikle büyük ölçekli ticari tarım ürünleri ve bunların türevlerinde yatmaktadır. Türkiye'de doğrudan insan gıdası olarak GDO’lu ürün ekimi yasak olsa da, işlenmiş gıdalarda kullanılan ithal bileşenler ve hayvan yemi yoluyla gıda zincirine GDO’lu içerikler girebilmektedir.
A) GDO’lu gıdalar:
Dünya çapında en yaygın üretilen ve türevleri gıda endüstrisinde kullanılan GDO’lu besinler şunlardır:
GDO’lu mısır: Küresel ölçekte en çok üretilen GDO’lu üründür. Mısır unu, mısır nişastası, mısır yağı, vb. kullanım alanları mevcuttur.
Yüksek fruktozlu mısır şurubu (HFCS): Tatlandırıcı olarak birçok meşrubat, şekerleme ve hazır paketli gıdada bulunur.
Maltodekstrin ve Dekstroz: Türev olarak pek çok hazır paketli gıdada bulunur.
Hayvan yemi: Tavuk, büyükbaş ve küçükbaş hayvanların beslenmesinde temel girdilerden biridir.
GDO’lu soya: Protein ve yağ kaynağı olarak yaygın bir kullanım ağına sahiptir.
Soya yağı: Birçok margarin, salata sosu ve kızartma yağında bulunur.
Soya lesitini: Hazır paketli gıdalarda emülgatör olarak bulunabilmektedir.
Soya unu: Ekmek ve unlu mamullerde kullanılabilmektedir.
Soya proteini izolatları: Et ikamelerinde, sporcu ürünlerinde ve protein takviyelerinde kullanılabilmektedir.
Kanola bitkisi: Yağ üretimi için yetiştirilen Kanola bitkisinin GDO’lu çeşitleri oldukça yaygındır.
Kanola yağı: Yemeklik yağ olarak kullanılabilmektedir.
Şeker pancarı: Şeker elde etmek için yetiştirilir ve bazı GDO'lu çeşitleri bulunmaktadır. Beyaz şeker üretiminde yaygındır.
Pamuk yağı: Tohumundan elde edilen pamuk yağı, GDO’lu gıdalar listesinde yer alır.
B) İşlenmiş gıdalarda gizlenen GDO’lu bileşenler:
Tüketiciler, paketli ve işlenmiş ürünlerde GDO’lu yiyeceklerin türevlerine rastlayabilirler. Birçok ürün, yukarıda listelenen temel GDO’lu hammaddelerin türevlerini içerebilmektedir. Fakat en doğru yanıt için ürünlerin içerik ve detaylarını araştırmak gereklidir:
Her türlü abur-cubur, atıştırmalıklar ve hazır tatlılar: Cipsler, bisküviler, çikolatalar ve gofretler soya lesitini, mısır nişastası, mısır şurubu, vb. içerebilir.
İçecekler: Her renkteki kola ve diğer gazlı içecekler, soğuk çaylar ve hazır satılan meyve suları yüksek fruktozlu mısır şurubu içerikleri nedeniyle bu listede yer alır.
Hazır çorbalar ve soslar: Kıvam artırıcı olarak mısır nişastası veya soya türevleri içerebilir.
Et ve süt ürünleri ile yumurta (Dolaylı risk): Hayvan yemlerinde kullanılan GDO’lu mısır ve soya; dolaylı olarak et, süt ve yumurta gibi ürünlere GDO’lu yem kalıntılarının geçiş riski nedeniyle tartışma konusu olmaktadır.
Etiketleme ve Tüketici Bilinci
Tüketicilerin GDO’lu gıdalardan kaçınması için en önemli araç, ürün etiketlerini incelemektir. Ulusal mevzuatlar, belirli bir eşik değerin üzerinde GDO içeriğine sahip ürünlerin etiketlenmesini zorunlu kılmaktadır. Ancak, hayvan yemi yoluyla gıda zincirine dolaylı olarak giren GDO’lu içerikler için etiketleme zorunluluğu şu an için bulunmamaktadır.
GDO’lu Ürünler Güvenli Mi, Değil Mi?
“GDO'lu ürünler güvenli midir?” sorusu; hem bilim dünyasında, hem de tüketiciler arasında en çok tartışılan ve günümüzde halen üzerinde fikir birliği sağlanamayan bir konudur. Uluslararası kuruluşlar genellikle, izin verilen ve kapsamlı risk değerlendirmesinden geçmiş GDO'ların, geleneksel muadilleri kadar güvenli olduğunu belirtmektedir. Ancak bu genel ifade, aşağıdaki potansiyel riskler ve uzun vadeli etkilerle ilgili süregelen endişeleri ortadan kaldırmamaktadır:
Uzun vadeli etkilerin belirsizliği: GDO'lu gıdaların uzun yıllar boyunca tüketiminin insan sağlığı üzerindeki kümülatif etkileri hakkında yeterli ve bağımsız bilimsel araştırma bulunmaması, temel kaygı noktasıdır.
Dolaylı riskler: GDO'nun yol açtığı kimyasal yük artışı, ürünün sadece kendisinin değil, tarım pratiğinin de dolaylı bir sonucu olarak sağlık riski yaratma potansiyeli taşımaktadır. Bu konuda da kesin bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır.
GDO’lu Ürünler Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
1. “GDO’lu ürünler tüketmenin uzun vadeli etkileri kanıtlanmış mıdır?”
Hayır. Şu ana kadar yapılan bilimsel araştırmaların çoğu, yasal izin almış GDO'lu ürünlerin, geleneksel muadillerine göre akut bir sağlık riski taşımadığını ön görmektedir. Fakat uzun vadeli etkileri üzerine yapılan bağımsız çalışmalar henüz bu anlamda yetersizdir. Özellikle GDO'lu ürünlerle bağlantılı artan tarım ilacı (herbisit) kalıntılarına maruz kalmanın uzun vadeli etkileri konusunda kesin bir fikir birliği bulunmamaktadır.
2. “Türkiye'de GDO’lu ürün üretimi yasal mı?”
Hayır. Türkiye'de insan gıdası olarak doğrudan tüketilmek üzere GDO’lu bitki üretimi ve piyasaya sürülmesi yasaktır.
3. “GDO'suz beslenmek için nelere dikkat edilmeli?”
GDO’lu besinlerden kaçınmak isteyen tüketiciler aşağıdaki detaylar konusunda dikkatli olmalıdır:
Etiketler her defasında kontrol edilmeli: Ambalajlı ürünlerde “GDO'suz” veya “Organik” ibareleri aranmalıdır.
Organik sertifikalı ürünler alınmalı: Organik sertifikalı ürünler, GDO kullanımını yasaklamaktadır.
İşlenmiş gıdalardan kaçınılmalı: Mısır şurubu, soya yağı, soya lesitini, kanola yağı, vb. içeren hazır paketli gıdaların tüketimi sınırlandırılmalıdır.
Hayvan yemlerine dikkat edilmeli: GDO'suz yemle beslenmiş hayvanların et, süt ve yumurtaları tercih edilmelidir.







Yorumlar